5 Nisan 2012 Perşembe

"Prag Mezarlığı"


   Çok zor ilerliyor, çok. Okurken sıkıldım mı ? Hayır. Ama yine de zor bitti. Bir "Gülün Adı" kadar şelale değil, ama muhakkak ki "Fuko'nun Sarkacı"'ndan kolaydır. 


   İtalyanların münevveri de pek derin oluyor kardişim. Altını çizmek, müktesebatı teyid etmek (hadi benden kolaylık olsun : aldığın bilgileri doğrulamaktır, günceli), alıntıların gerçekliğini incelemek accaip zahmetlidir. Ha ! "banane direkt okurum ben abicim !" derseniz daha kolay biter de pasif okuma kötüdür. Geç bitirin, iyi bitirin....



   Eko (Ekrem Bora'ya gani rahmetler bu arada, 25 yıl önce Beylerbeyi sahilinde kanlı canlı karşımda görmüş "ne yakışıklı adam !" demiştim.) neyse dönelim Umberto Eko'ya. Usta 19. yüzyılın Avrupa'sının çok renkli bir görünümünü, ağır şizofreninin pençesinde debelenen ana kişisinin bakış açısından önümüze seriyor. Romanın sonlarına kadar iki kişinin bakış açısından olaylara yaklaşmamıza neden oluyor. Hazindir ki her iki yaklaşım da birbirinden daha kötü, daha alçak, daha antisemitik, daha komplocu, daha sefil. İtiraf edeyim son zamanlarda hiç bu kadar anti, antikahraman görmemiştim.


   Kimler yok ki ilerleyen sayfaların arasında : Hugo, Daudet, Dreyfuss, Garibaldi, Dumas ve niceleri.... Daha sonraları musevi soykırımına mesnet oluşturacak "Siyon Protokolleri"nin, günümüzde bile tartışmalara konu olacak "Dreyfuss Davası"nın çıkışını temaşa ediyoruz. 


   Okurken beni accaip hazlandıran bir küçük ayrıntıyı da belirtmeden geçersek, küçük tanıtımımız eksik kalır. Yazar sayfaların arasında hedonistleri hazza vuracak yemek tariflerini de pek sık kullanmış. Hem o dönemin mutfağını tanımak, hem de yeni tatlar denemek isteyenler daha bir merakla okuyacaklardır. İşte kitaptan küçük bir tarif :


   "Patatesler et suyunda pişiriliyor, dilimleniyor, henüz ılıkken üzerine tuz, biber, zeytinyağı ve Orleans sirkesi, yarım bardak kadar beyaz şarap - mümknse Chateau d'Yquem- ve ince kesilmiş aromatik otlar konuyor. Aynı anda court-bouillon'da büyük bir kereviz sapıyla midyeler pişiriliyor. Sonra hepsi karıştırılıyor ve Champagne'da pişmişve ince kesilmiş trüf mantarıyla süsleniyor. Sofraya geldiğinde uygun ısıda olması için, bütün bu işlemler, yemek müşteriye sunulmadan iki saat önce yapılıyor."


   Nasıl ağzımız sulandı değil mi ?


   Okuma için naçizane önerilerim.


   Tatil, yolculuk kitabı değildir.
   Algı şokuna hazır değilseniz, bekleyin.
   Kalabalıkta, grupta okunmaz, okunursa ziyan olur.
   Okuma ışığında, okuma piposuyla, güzel kırmızı şarapla çok iyi gider.


   Haydi iyi okumalar !...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder