6 Temmuz 2012 Cuma

"Ağlama Palyaço Makyajın Bozulur-Müjdat Gezen Kitabı"

   İşte yine bir nehir söyleşi kitabıyla daha karşınızdayız bibliyofiller.
   Bu kez Halit Kıvanç sormuş, Müjdat Gezen yanıtlamış (üstüne üstlük Tan Oral da çizmiş).
   Aslında bu yazdıklarımın üstüne laf söylemek malumatfuruşluk olacak ama ağ güncemizin adı da öyle ne yapalım !

   Çocukluğum Fatih Çarşamba'da geçti, haftasonları Vefa Lisesinin oradaki açıkhava sinemasında az soğuk gazozlar içmedik, az alaskafrigolar lüpletmedik, arsalarda az oynamadık. Müjdat Gezen, hemşehrimdir. Doğrusu ben onun hemşehrisi sayılırım. O yüzden bu kitap diğer nehir söyleşilerin aksine çok kolay okundu bitti. Zira (ihtiyarladım mı nedir ? ne bu yahu "zira" ?) Fatih'te geçen bölümleri okumuyor adeta yaşıyordum. Bu arada konunun, yaşlılara özgü bir tarzla fazlasıyla kişisele kaymakta olduğunu panikle idrak ettiğimden, derhal kitaba geliyorum.

   Müjdat Gezen malumunuz. Halit Kıvanç da öyle. Tan Oral'ı bilen bilir. İşte Halit Bey'in önerisiyle İş Bankası da faydalı bir iş yapıp bu kitabı hayata geçirmiş. Yaşanan dönem, kitapta adı geçen kişiler çok renkli, yanında bir de Gezen'in yaptığı nükteler daha da renkli hale getiriyor okumayı. Not'ta bir örnek bilgi ve espri yer almaktadır. Yalnız Halit Kıvanç bu işi gerçek bir heyecanla yaptığından mıdır nedir bazen bir olay kitabın iki üç yerinde birden yer almakta gereksiz bir hacim büyümesine de yol açmaktadır. (Kıvanç Ağabeyimizin ekranlarda meşhur "suskunluğunun" kitaptaki yansıması da bu herhalde)


   Bundan sonra yazacaklarım tamamen kişiseldir. İstemeyen okumasın !

  Müjdat Gezen tarzı mizahı sevmiyorum (Bkz.Darbukatör Baryam). Tiyatrosundan da fazla hazzetmem (Bkz.Tatlı Bedüş). Ancak kendisinde öyle büyük bir hayat birikimi var ki ve asıl işi haricinde ortaya koyduğu eserler o kadar fazla ki kendisine ister istemez bir hayranlık besliyorum. O ki açtığı eğitim kurumu, yaşlı muhtaç sanatçılar için kurduğu "sanatçılar evi"nin giderlerini karşılamak için kızılderili kostümü ve makyajında akü reklamına bile çıkmıştır (da işin aslını astarını bilmeyenler "ne alaka"lar içinde kalmıştır). Tüm birikimini hem eğitim hem vefa (gerçek anlamında) için harcayan ve bunların yaşaması için hiç sevmediği halde "dizi" işinde olan bir adama saygı duyulmaz mı. Ben duyuyorum. "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" sevdiğim düsturlardan biridir.

Çok renkli kişiliklerin, civcivli dönemlerde yaşadıkları ilginizi çekiyorsa, yazın dahi okunur bir kitaptır.


NOT : Gezen bir gün aklına esmiş şiirlerini kasete okuyup piyasaya sürmüş, pek ilgi görmemiş. Panelde bir genç "Sizin şiir kasedinizi aldım, çok güzel" deyince, usta "Ha sen miydin O!" demiş.Koptum.

NOT : Gezen'den bir malumatfuruşluk : Tüy dikmek deyiminin etimolojisi : Eskiden Fransa'da büyük def'i hacetini giderenler eserlerinin üstüne bir tüy dikerler, yapıtları kuruyunca da bu tüylerden tutup ıraklara atarlarmış. Tüy dikmek de buradan gelirmiş. İlginç...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder