11 Temmuz 2012 Çarşamba

"Confessions Of A Dangerous Mind" Yoksa şizofren miyim ?

   Şimdi bu eski filmi niye bugün tanıtıyorsun diyenler çıkar ama ben dün seyrettim kardişim. Beğenmeyen küçük kızına almasın.
   Corc Kuluni'nin ilk yönetmenlik denemesidir.
   Yeni seyrettiğim için üzüldüm keşke 2002'de görseymişim.
   Bir televizyon programı yapımcısının (Chuck Barris) kuntastik yaşantısı konu edilmektedir. Çak Beris, filmle aynı adı taşıyan kitabını yazdığında CIA ortaya atılan iddiaları "Gülünç ve kesinlikle gerçekdışı" bulmuştur. Mr.Beris, yıllarca CIA'nın özel operasyonlarında tetikçilik yaptığını ve 33 kişiyi öldürdüğünü yazmaktadır. Acun Ilıcalı'nın sörvayvırda MİT tetikçiliği yaptığının ifşası gibi bişiy. Nereden bakarsan ilginç...
   Film de ilginçtir, evet 113 dakikanın sonlarına doğru biraz sarkmalar olur, hafiften (yorgunsanız) esneyebilirsiniz lakin :
(dönem olarak incelerseniz)
  • taa 70'li yılların başında televizyon dediğimiz aptal kutusunun nasıl gerçekten aptal kutusu haline getirildiğini merak ediyorsanız,
  • soğuk savaşın insanların bilinçaltını ve günlük yaşantılarını nasıl etkilediğini görmek isterseniz,
  • dönemin Birleşik Devletlerinde sansür mekanizmasının işlemesini irdelemek isterseniz,
  • bugün aptal kutusunda bize izlettirilenlerin nasıl evrim geçirdiğini gözlemleme isteğiniz varsa,
(sinema sanatı olarak bakıldığında)
  • ünlülerin nasıl figüranlık yaptığını merak ederseniz (Bred Pit ve Met Deymın resmen birer saniye görünüyor koca filmde ve göründükleri sahnede oldukça güldüm)
  • sekans geçişleri arasındaki şükelalık nasıl oluyor derseniz,
  • Sem Rakvel ve Driuv Berimuurun döktürmeleri ne güzel olurdu diye düşünürseniz,
  • Culya Rabırts'ı da bir fem fatal rolde izleyemedim şu cihanda diyorsanız,
  • Kafkaesk sokaklar sinemada nasıl görünürdü diye bir merakınız varsa,
  • Diyaloglarda sinema sanatı nasıl kullanılır ve izleyici nasıl kıllandırılabilir endişesine sahipseniz, 
izlemekte fayda vardır.

   Bir de : kast, müzikler, kurgu, oyunculuk falan da gayet iyidir. Başrolün femfatalle göründüğü her sahnede çalan Bethooven kulakları ve beyin kıvrımlarını gıdıklamaktadır.
   Film bittiğinde protagonistin (hadi bakalım gugıllayın biraz) bir tür vicdan azabıyla mı yoksa çocukluk travmalarıyla mı şizofreni geliştirdiğini arkadaşlarınızla tartışınız. Yok eğer anlatılanları anlatıldığı gibi kabul ediyorsanız daha da yazdıklarımı okumayınız reca ederim.
   Çekilebilirsiniz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder