17 Aralık 2012 Pazartesi

"The Words" Bir Roman Üç Hayat !...

   "Başarılı olmanız için çalmanız gerekirse ne yaparsınız ?"
   Filmimizin konusunu da böylece özetledikten sonra biraz daha eşeleyelim bakalım.
   Bir roman etrafında dönen pelikulamız tam üç hayatın kesişim noktasında duruyor. Haliyle üç kanaldan akan bir film var karşımızda. Kronolojik sırayla Ceremi Ayrıns, Bredli Kuupır ve Denis Kyueyt hayatları üstlenmişler. Fakirin fikrine göre de en iyi Ceremi Ayrıns üstlenmiştir. Sen ne süpersonik bir artizsin Ceremi Baba ! Tamam gıdın sarkmış, ellerinin üstünde lekeler var ama diğer iki aktöre de nal toplatıyorsun. Seni taa buradan saygı ile selamlıyorum !...
   Hamaseti kesip filme dönüyoruz. 
   Herhangi bir atraksiyon olmamasına rağmen beni en son sahnesine kadar çişe kaldırtmayan bir akışa sahiptir. İçinde, yaşlı adam tarafından sarfedilen aforizmalar sinefillerin dikkatinden kaçmayacaktır. Bitince insanın içine haldır haldır birşeyler yazma isteği uyandırmaktadır (sadece bibliyofiller için (buna mukabil sadece filler herhangi bir tepki vermemektedir)). Edebiyata Amerikada nasıl muamele edildiğini görmemiz, bir alt metin olarak oldukça faydalıdır. Tek romanlık (çoğunlukla) dahilerin hayatı, yazma meziyetinin hayatın kendisinden mi yoksa muhayyileden mi kaynaklandığına yönelik merak, yaptığımız seçimlerin etkileri ve bunların ne kadarını kaldırabileceğimiz, yazmada yaratma süreci gibi konulara ilgi duyuyorsanız izleyebilirsiniz.
   Tek eleştirim başrol olduğu düşünülen kişinin eşi rolündeki Zoyi Saldana'nın karakterinin yeterince işlenmeyip bir çiğlik duygusu yaratmasıdır.  Bir de ne zaman denk gelse keyifle izlediğim Denis Kyueyt her nedense biraz sinsi gelmiştir. (ikinci kritiğim tamamen subjektiftir, herhangi bir mantıklı nedene yaslanmamaktadır.)
    En olumlu eleştirim ise son 15 saniyedir. Bu sayede bir ikinci seyiri daha hakketmektedir.
 

   Arızalı sinefiller filmi izledikten sonra aşağıdaki grafiğe çalışabilirler.
Ben 15 dakika kadar dayanabildim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder