14 Eylül 2013 Cumartesi

"Festen" ve Dogma 95 Bildirisi...

   Oturduk "Festen" filminin başına : filmden önce "bu film dogma95 kurallarına uygun çekilmiştir" diye bir noterde onaylanmış gibi beyanname çıktı karşıma. Not ettim. Başladık filmimize.
   Sanki amatör kamera çekimleri yapılıyormuşçasına ilerleyen filmimiz, sonraki dakikalarda fakiri koltuğa yapıştırıp, karakterleri içselleştirdiği bir yolculuğa çıkarmayı başarmıştır.
   Babasının altmışıncı yaşı nedeniyle toplanan tüm sülalenin oturduğu şölen masasında; en büyük erkek evlat Kristiyan "çocukluğumuzda bizleri cinsel olarak taciz eden ve küçük kız kardeşimin intihar etmesini sağlayan katil babamın şerefine içelim" der. Olaylar gelişir.
   Renklerin felaket çiğ, görüntülerin kimi zaman gözleri bozacak denli hoplamalı zıplamalı olduğu, seslerin filtre olmaksızın kulak tırmalayabildiği filmimiz, öyle pek meşhur bir kast da barındırmamakta; ancak tüm bu olumsuzluklar 105 dakika boyunca dikkatimiz düşmeden filmi izlememize engel olmamaktadır. 
   Ensestin ne denli affedilmez bir suç olduğunu anlamak için,
   Irkçılığın nasıl tezahür ettiğini gözlemlemek için,
   Toplumun nasıl ikiyüzlü davranabildiğini görmek için (tabiy ki bu filmde metafor olarak verilmektedir)
   Önyargının ne denli gereksiz olduğunu idrak edebilmek için (Maykıl'ın önce sığır, sonra faşist, sonra yalaka, sonra da hidayete ermiş adam olduğunu gördük)
   İktidarın nelere muktedir olduğunu görmek için,
   Üç maymun heykellerine daha bir anlayarak bakmak için,
   Dogma95 neymiş merak edenler için izlenir, ve hatta kaçırılmaz filmdir. 

   Şimdi gelelim Dogma95 meselesine :

   Larsfontrier soğuk bir Mart günü oturur, kankası Tomasvinterberg ile bir bildiri yazar (işte aşağıda). Dogma95 adını verdikleri bu bildiri hakikaten ilginç bir şeydir. Nedir : bu minvalde bir miktar film çekilir. Dogma secretariat 2002 Haziranında kapatılır. 
   Kuralları incelediğinizde "yav böyle film çekilmesi mümkün olmamalı herhalde" diyorum, ancak aklıma yeni izlediğim şükela film "Festen" geliyor. Hafızamı yokluyorum. Evet tüm kurallara uyulmuş, güzel de film olmuş. Demek ki neymiş : isteyince oluyormuş. 
   Deli gönül ister ki : tüm klişe holivut yönetmenlerine (mesela ceyceyabramsa falan) "Dogma95 standartında film çekeceksiniz" denilse. Sonuç ne olurdu : bu kadar iyisini yapabilirler miydi ? Hakikaten merak ediyorum.

DOGMA95

1- çekimler yerinde gerçekleştirilmeli, set dekorları kullanılmamalıdır. (eğer hikaye için özel eşyalar kullanılması gerekiyorsa, çekimler bu eşyaların olduğu yerlerde yapılmalı) 
2- kaynağı belli olmayan, görüntüden bağımsız müzik kullanılmamalı. (eğer sahnenin çekildiği yerde gerçekleştirilmiyorsa, müzik kullanılmamalı. örneğin; bir bar sahnesinde çalan bir gruptan gelen müzik kullanılabilir.) 
3- omuzda kamerayla çalışılmalı. (film, kameranın yerleştirildiği yerde çekilmemeli. çekimler, filmin geçtiği yerde yapılmamalı.) 
4- film renkli çekilmeli. özel ışıklandırma kabul edilemez. 
5- optik çalışmalar ve filtre kullanımı yasaktır. 
6- film sahte olaylar içermemeli. (cinayetler gerçekleşmemeli, silahlar kullanılmamalı vs.) 
7- zaman veya mekan konusunda seyirci şaşırtılmamalı. (olaylar şimdi ve burada gerçekleşiyor.) 
8- tür filmleri kabul edilemez. 
9- film 35mm. formatında çekilmeli. 
10- yönetmenin adı jenerikte geçmemeli. 

ayrıca bir yönetmen olarak kişisel beğenilerimden uzak duracağıma söz veriyorum! ben artık bir sanatçı değilim. anın, bütünden daha değerli olduğunu düşündüğüm için, bir sanat eseri yaratmaktan sakınacağıma söz veriyorum. amacım, karakterlerimin ve mekanların içindeki gerçeği ortaya çıkarmak. bütün kişisel zevklerim ve estetik kaygılarım pahasına yapmaya çalışacağıma söz veriyorum. böylece iffet yemini'ni ediyorum. 

kopenhag, 13 mart 1995, pazartesi 
dogma95 adına, 
lars von trier ve thomas vinterberg.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder