12 Şubat 2014 Çarşamba

"12 Years a Slave" Modern Kunta Kinte !...

   Fakir için bir filmi beğenmenin çeşitli kriterleri var. 
1. Evrensel olacak. 
2. Bitince düşündürecek. 
3. Görsel açıdan çok iyi olacak. 
4. Makara yapıyorsa zeki makara yapacak. 
   Bunlardan herhangi biri olduğunda, o filmi seviyorum.  Şimdi ne alakası var demeyiniz. Geliyoruz filmimize.
   Salomonnortap Niyorklu çikolata renkli kalantor bir kemanidir. İçkiyi fazla kaçırınca bunu köle yaparlar, olaylar gelişir.
   Yönetmen Stivmekkuin, oyuncular kalburüstü, Maykılfasbender var (yönetmenin daha önceki filmlerinden "Shame" de döktürmüştü (kostümlerini)), Şerlok Kambırbeç var, Bretpit var, Poldeno var. Daha ne olsun. Film iki saatten biraz fazla sürüyor (134 Dk.). Filmimizi daha önce bu konularda klaket çatlatmış yönetmenlerden Tarantino (fonetik olarak Tarantula'ya mı benziyor ne ?) çekse muhtemelen yarım saat falan sürerdi. Stivmekkuin sinematik olarak kasayım derken üç dakikalık hareketsiz planlar çekmiş, bu da NBC izlemeyen sinefillere saçbaş yoldurtmuştur. Tabiyki hepsinin bir anlamı var, lakin standart sinefili aşar bu anlamları çözmek. 
Ne oldum dememeli !
   Filmimiz daha önce defalarca işlenmiş kölelik konusu üzerine kamera oynatıyor. Daha önceki örneklerinden farklı olarak olabildiğince sade, tarafsız bir anlatım tercih edilmiş. Anlatımdaki sadeliğe alışan izleyiciye, arada beliren şiddetin dozu aniden şok etkisi yaratıyor (misal : filmi izleyeli beş gün oldu. Kırbaçlanma sahnesindeki sıçrayan kanlar halâ ürpelerimi direltiyorlar (tüylerin ürpermesinin arnavutçası)). 
   Ancak zihnimdeki kölelik kavramına zerre yeni bir açı getirmemiştir. Bu konu ile, ilk "Kökler"de hemhal olmuş (bilenler bilir Kunta Kinte'yi), dizi bitince kitabını da okumuş, daha sonraki yıllarda bir sürü kaliteli kalitesiz yapım ile ıncığını cıncığını (kronolojisini) ezberlemiş, finali de Tarantillo'nun (böyle yazmak daha güzel) "Django" su ile yapmış, hem gülmüş hem düşünmüştük. Yani Birleşik Devletlerin iç savaşından beri süregelen katarsis halini tüm gelişmekte olan ülkeler gibi izlemiştik. (Arada merak ediyorum, demokrasi getirdikleri ülkeler hakkında da yüz yıl sonra falan böyle filmler yapacaklar mı ? (Bağdat Kütüphanesini bombalamıştık. Koca bir kenti haritadan silmiştik falan diyerekten))
Ne olacağım ? demeli !...
   Hâl böyle olunca fakir de filmimizi izlemiştir izlemesine de, bazı sahneler (misal : başarısız darağacı sahnesinde uzadıkça uzayan plan (ne Haneke etkisi vardır o planda da haa (farklı açılardan görüldükçe derinleşen hareketsizlik))) (Allaam yine paranteze boğulduk !) zorlama gelmiş, konu bilindik gelmiş, bitince şöyle bir kafasını kaşıyamamış, izlerken neşelenememiş, digerkâmlık yapamamış, memiş, mamıştır.
   Velhasıl dört kriterime giremediği için fazla da beğenilmemiştir. Yine de o dönem hakkında fikir sahibi olabilme merakındaysanız, Stivmekkuin'in işlerini merak ediyorsanız izleyebilirsiniz. Yoksa fazla bir şey de kaçırmış olmazsınız. 
   Sabî sübyan ile izlemeyin, taret ikazsız dönebilir, baysalomon kuzu kuzu yatarken aniden sevişgenteke olabilir, kanlar sıçrayabilir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder